REŞAT NURİ GÜNTEKİN’İN EDEBİYAT VE TECRÜBE İÇEREN ROMANLARI
İstanbul’da doğan ve Londra’daki tedavisi sırasında hayatını kaybeden (1889-1956) edebiyatçımız Reşat Nuri Güntekin, eserlerinin çoğunda Anadolu insanını, Anadolu’daki yaşamı ve toplumsal sorunları ele almıştır. Eserlerinde, öğretmenlik gibi meslek gruplarına kimileri tarafından, “öğretmenler ve memurlar romancısı” şeklinde tanımlanacak kadar çok yer vermiştir. Usta edebiyatçı tüm bunları yaparken, kâh kendi öğretmenlik tecrübelerinden, kâh konak yaşamı deneyiminden, kâh Anadolu’da edindiği izlenimlerden faydalanmıştır. Kaleme aldığı onlarca eserden bazıları şöyledir…
Sinema, tiyatro ve hatta televizyon dizisi olarak uyarlanan Çalıkuşu’nun hikâyesini bilmeyen yoktur. Reşat Nuri, âşık olduğu nişanlısından ayrılarak Anadolu’da öğretmenlik yapan Feride’nin hikâyesini ilk önce İstanbullu Kız başlığı ile tiyatro oyunu olarak kaleme almış, daha sonra romana çevirmiştir.
1.Meşrutiyet ve I. Dünya Savaşı sonrasında başlayan hikâyede Güntekin, Batılılaşma sürecine giren Osmanlı’yı bir aile özelinde irdeler ve evin reisi Ali Rıza Bey ile ailesini, köklü bir ağacın teker teker dökülen yapraklarına benzetir. Eserin ilk baskısı 1941 yılına denk gelir.
İlk kez 1928 yılında yayımlanan romanda, olaylar, modern algılara sahip bir öğretmen olan Şahin Bey’in etrafında gelişir ve Anadolu’daki öğretmenliği sırasında verdiği zihinsel mücadele anlatılır. Romanın geçtiği dönem ise Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in ilk yıllarıdır.
Farklı yönetmen ve senaristlerle, sinema ve televizyon dizilerine uyarlanan Dudaktan Kalbe romanında, sonu hüsranla biten bir aşk hikâyesi anlatılır. Bu aşkın taraflarından biri köklü bir ailenin ferdi olan, mühendis ve besteci Hüseyin Kenan, diğeri ise lakabı “kınalı yapıncak” olan Lamia’dır.
Kavak Yelleri romanı önce gazetede yayınlanmış, yazarın 1956 yılındaki vefatından beş yıl sonra, yani 1961 yılında kitap olarak basılmıştır. Güntekin’in, Cumhuriyet dönemine yer verdiği romanında bu seferki kahramanı, Sabri Bey isminde idealist bir doktordur.
1928 yılında basılan Acımak isimli romanında, çocukluğunda yaşadığı kötü olaylardan dolayı acıma duygusunu kaybeden Zehra Öğretmen başroldedir. Zehra, babasının hatıra defterini okuduktan sonra empati yapmaya ve acıma duygusuyla tanışmaya başlayacak ama iş işten geçmiş olacaktır.
Kızılcık Dalları’nın ana karakteri, Nadide Hanım’ın konağına çocuk bakıcısı olarak giren köy kızı Gülsüm’dür. Reşat Nuri Güntekin, 1932’de basılan romanında, Gülsüm’ün konak hayatı içinde nasıl hor görüldüğünü konu eder.
8,009 okunma